BOT
Baran yüzünü eline dayamış, sıkıntıdan gözleri kayıyor. İnternet yok.
Telefon: "Bağlantı yok"
TV: Sıkıcı.
Baran homurdanıyor:
"Offf... Ne yapayım ben şimdi? Sokacam bu internete."
Bir anda aklına eski bir offline oyun geliyor.
Bilgisayarı açıyor.
FPS tarzı, klasik bir 5v5 oyun: "CS, VALO, PUBG TARZINDA NE HAYAL EDERSENİZ"
Baran offline modda başlatıyor. Botlarla.
RAUND 1
Klasik... Baran sağa sola koşuyor, birkaç saniyede üç botu vuruyor.
Baran: "Bunlar da çok sıkıcı ya... Biraz direnin be abi. Neyse, ısınma gibi sayarım."
RAUND 2
Tam köşeyi dönerken bir bot onu headshot’la indiriyor.
Baran’ın ağzı açık kalıyor.
Baran: "Oha? Bot mu vurdu lan öyle?"
Ekranın altından bir mesaj beliriyor:
[BOT_03]: "Çok kolaysın pislik."
Baran birkaç saniye kıpırdamıyor.
Baran: "Ne diyosun lan? Bu ne? Bu oyunda botlar konuşmaz ki..."
Klavyesine elleri titrek gider:
[Baran]: "Sen gerçek misin lan?"
Anında cevap geliyor:
[BOT_03]: "Aynen, babanım. Napcan?"
Baran sandalyede geriye yaslanıyor.
Korkuyla ekranın yanına bakıyor, bir anda sinirleniyor:
Baran: "Lan ne anlatıyon amınoğlu?"
[BOT_03]: "Mid’e gel lan, annenle tavla atıcam. Kim kimi yiyo göcez."
Baran küfür etmeye başlar gibi oluyor ama sonra durup listeye bakıyor.
Baran: "Dur lan... Belki de gerçek oyuncularla girdim ben. Olur ya, bug falan."
[Oyuncu Listesi açılır]
BOT_01
BOT_02
BOT_03
BOT_04
BOT_05
[Baran]
BOT_06
BOT_07
BOT_08
BOT_09
Hepsi bot. Ama sadece biri yazıyor.
Baran’ın yüzüne donuk bir ifade oturur.
Bilgisayara doğru eğilir.
Baran: "Sen... nesin lan?"
[BOT_03]: "Senin gibi her gece canı sıkılan birini bekliyodum."
[Sahne: Baran, önceki olaydan sonra derin bir nefes alarak bilgisayarın başına geri oturur.]
Baran:
"Lan saçmalama, kesin bug falandı. Veya biri gizlice girmişti, olur öyle şeyler."
Oyunu tekrar açar.
Yeni bir oyun kurar.
5v5 Offline Bot Maçı.
İlk birkaç raund...
Her şey normal.
Hiçbir bot yazmıyor, hepsi sıradan hareket ediyor.
Baran rahatlamış gibi:
Baran (alta yazar):
"Merhaba konuşun lan biraz eğlence olsun."
Sessizlik.
Cevap gelmez.
Her şey olması gerektiği gibi.
RAUND 4
Teke tek kalıyor haritada bir botla.
Dakikalar geçiyor, bot ortada yok.
Baran sinirle mırıldanıyor:
Baran:
"Nerdesin lan? Saklambaç mı oynuyon?!"
Birden ekranın altı aydınlanır.
[BOT_03]: "Annenle tavla atıcam dedim ya... Merak etme Baran."
Baran’ın rengi kaçar.
Eli titreyerek yazmaya başlar:
[Baran]: "Kimsin lan orospu çocuğu??!"
Bir kahkaha sesi gelir – oyunun içinden değil, yazıdan.
Ama ekranda da bir satır belirir:
[BOT_03]: "Haha... Telaş yok. Daha yeni başladık."
Baran panikle oyunu kapatır.
Bilgisayar ekranı kararır.
[Geçiş – Baran evin salonunda, annesinin yanına gelir.]
Annesi televizyon izliyor. Sıradan bir dizi.
Kafasını çevirir:
Anne: "Noldu oğlum? Bir şey mi oldu yüzün bembeyaz?"
Baran: "Yok... bi' şey yok..."
Yavaşça geri döner odasına.
Gözleri hâlâ endişeli.
Odasına geçer, oturur.
Bir süre boş boş ekranına bakar... sonra...
Oyunu tekrar açar.
Ama bu sefer sadece 1v1, tek bir bot.
RAUND BAŞLAR.
Baran ciddi oynar, dikkatli.
Bot sıradan davranır.
Baran birer birer skorları toplar.
Skor: 10 – 0
Baran geriye yaslanır.
Derin bir nefes alır:
Baran: "Ohh... Bu sefer sorun yok. Mis gibi."
Birden...
Kulaklıklarından boğuk ve yankılı bir ses yükselir:
BOT_03 (kalın, metalik sesle):
"Sana bu kadar avans yeter mi?"
Baran sıçrar.
Kalbi hızla atar.
Ekranda hiçbir mesaj yoktur.
Sadece sessizlik.
Baran kulaklığını fırlatır, ürkek bir çığlık atar.
Baran:
"NE LAN BU?!"
Birkaç saniye içinde odanın kapısı hızla açılır.
Annesi, babası ve küçük kardeşi içeri girer.
Annesi telaşla sorar:
Anne:
"Ne oldu oğlum, niye bağırdın?!"
Baran:
"Oyun... oyundan biri benle konuşuyordu. Gerçek gibiydi! Çok korkunçtu!"
Babası:
"Offf Baran... yine o saçma sapan oyunlar ha? Kaç kere dedim gece gece oynama şu zımbırtıları!"
Anne:
"Bak işte, kötü etkiliyor seni. Rüyana girer sonra bunlar!"
Baran:
"Ama... yok! Gerçek değil diyorum... ya da gerçekti bilmiyorum ama... BİRİ VARDI, konuşuyordu. Bot gibi değildi."
Ailesi ciddiye almaz.
Başlarını sallarlar.
Baba:
"Baran... geçtir artık. Salla gitsin. Oyun işte. Her şey olur bu çağda!"
Baran içten içe yutkunur.
Gözleri yaşaracak gibi olur.
Ama boğazına oturmuş o korkuyu anlatamaz.
Baran:
"Neyse ya... tamam, geçti. Saçma şeydi zaten."
[Gece – Saat 03:17]
Ev sessiz. Herkes uyumuş.
Baran yatağında. Yorgun.
Uykuya dalmak üzereyken...
📱Telefon titrer.
Ekran açılır. Bir mesaj bildirimi:
BOT_03:
"Hey Baran. Canım sıkıldı. Oyuna gir de kapışalım."
Baran gözlerini aralar, uykulu halde telefona bakar.
Gözleri yavaşça büyür.
Baran (fısıltıyla):
"Ne oluyor lan...?"
Ekrandaki isim: BOT_03
Ama gönderenin numarası yok. Sadece isim yazıyor.
Baran:
"Lan kim bu yavşak? Taşşak mı geçiyor benimle..."
Korku gittikçe artar.
Eli titreyerek telefonu yatağın öbür ucuna fırlatır.
Ama...
Gözleri hâlâ telefona kilitlenmiştir.
Ekran karanlık.
Sessizlik...
Derken...
📱Telefon çalmaya başlar.
Zil sesi boğuk ve ağırdır.
Ekrana göz ucuyla bakar...
Arayan: BOT_03
Baran:
"KİM ARIYOR LAN BU SAATTE...?! BU NASIL OLUR?!?"
Tüm vücudu ürperir.
Yutkunur. Ter içinde.
Ama sonra bir an gelir...
İçindeki korkunun altında ezilmemeye karar verir.
Yavaşça telefonu eline alır.
Ve cesaretini toplayarak açar:
Baran:
"Kimsin lan oç?! Söyle!"
Sessizlik.
Sadece uğultu.
Sonra...
Metalik, uğursuz bir ses gelir:
"Sıkıldıysan... yanına geleyim mi?"
Baran’ın gözleri fal taşı gibi açılır.
Kalbi göğsünü delip çıkacak gibi.
Ama yine de altta kalmaz:
Baran (dişini sıkar):
"GEL LAN! P*Ç!"
O an... telefon aniden kapanır.
Baran, derin nefesler alarak yatağında dik oturur.
Yüzü solgun.
Gözleri telefona yapışmış.
Tüm oda sessiz, sadece saat tıkırtısı...
Baran (iç sesi):
"Yok... yok biri bana eşek şakası yapıyor. Olamaz. Gerçek değildir bu."
Bir süre daha yatağında öylece oturur.
Karanlık gözlerine baskı yapar sanki.
Sonra...
Tık. Tık.
Bir ses.
Pencereden.
Baran donakalır.
Yavaşça başını çevirir.
Tık. Tık.
Cam yeniden ses çıkarır.
Sanki biri cama parmakla vuruyor.
Baran (fısıltıyla):
"Bu ne lan..."
Yavaş yavaş kalkar.
Pencereye doğru adımlar atar.
Nefesini tutmuştur.
Elini cama uzatır...
Ve bir anda CAMI AÇAR!
Gece serinliği içeri dolar.
Ama dışarısı... bomboş.
Sokak lambası, ağaçların yaprak sesi.
Normal.
Baran derin bir "oh" çeker.
Tam arkasını döner ki...
ARKASINDA: SANDALYESİNDE OTURAN BİRİ VAR.
Koyu siyah bir siluet.
İnsan gibi... ama değil.
Kıpırdamıyor.
Gözleri yok. Ama bakıyor gibi.
Baran’ın gözleri fal taşı gibi açılır.
Baran:
"A-AAHHHHHHH!!!"
[KARARIR – GEÇİŞ: Aile uyanıyor, ev panik içinde]
Annesi, babası ve kardeşi odalarından fırlar.
Anne:
"Ne oluyor Baran?!"
Melisa(Küçük kardeşi):
"Anne çok kortum!!"
Baba:
"Ne bağırıyorsun lan gece gece kardeşini de korkutuyorsun?!"
Baran, titreyerek:
"Odamda... odamda biri vardı!"
Anne:
"Kim vardı oğlum?"
Baran:
"Bilmiyorum... ama oturuyordu! Siyah bir şeydi. Göz göze geldik!"
Babası sinirli:
"Hani nerede?! Nerede o zaman?!"
Hep birlikte odaya girerler.
Odada kimse yoktur. Her şey yerli yerinde.
Baba:
"Yine saçma sapan şeylerle uğraştın işte. Yok bir şey!"
Baran çaresizce:
"Gerçekten vardı! Hatta mesaj da attı. Bak! Bak telefona!"
Telefonu açar.
Gözleri büyür.
Mesaj yok.
Arama yok.
Hiçbir şey yok.
Tertemiz.
Baran fısıldar:
"Ama... ama buradaydı. Vallahi buradaydı..."
Annesi derin bir iç çeker.
Yüzünde endişeyle karışık bir hüzün vardır.
Baran’a yaklaşır, elini omzuna koyar.
Anne:
"Canım... sen... iyi değilsin."
Baran:
"Saçmalama anne! Gördüm ben! Gerçekti!"
Baba sertçe keser lafı.
Yüzünde artık sabır kalmamıştır.
Baba:
"Yeter! Sabah ilk iş psikoloğa gidiyorsun. Hemen!"
Baran donakalır.
Yutkunur.
Gözleri yaşla dolar.
[SAHNE: Sabah – Psikolog Kliniği]
Loş ışıklı, steril bir odada Baran bir koltukta oturur.
Yanında babası, sert ve yorgun bir şekilde dikilir.
Karşılarında ise gri takım elbiseli, soğuk bakışlı bir psikolog.
Baba (öfkeyle):
"Yaa hep saçma sapan oyunlar oynuyor bu çocuk. Geceleri kalkıp çığlık atıyor. En sonunda aklını kaybetti!"
Psikolog (sakin, kibar bir sesle):
"Tabii... Anlıyorum. Bizi hastamızla yalnız bırakır mısınız?"
Baba:
"Peki... tamam."
Babası dışarı çıkar. Kapı yavaşça kapanır.
Sessizlik olur.
Psikolog, Baran’a döner:
"Şimdi... anlat bakalım Baran. Ne yaşadın tam olarak?"
Baran:
"Başta oyundu... botlarla oynuyordum. Sonra biri konuşmaya başladı. İsmi BOT_03'tü ama gerçek gibiydi. Sonra... mesaj attı... telefonumdan... evime geldiğini söyledi... hatta odama girdiğini gördüm..."
Psikolog başını sallar, not alır gibi yapar.
Gözlerinde hiçbir şaşkınlık yok.
Hatta garip bir sakinlik vardır.
Psikolog:
_"Hmm... Anlıyorum. Bu tip durumlar bazen gerçeklik algımızla oynayabilir... Peki Baran Bey..."
(gözlerini kaldırır)
"Size bir şey söyleyeceğim..."
Baran (temkinli):
"Evet... dinliyorum."
Psikolog’un yüz ifadesi bir anda bozulur.
Gözleri kararır, dudakları kulaklarına kadar yırtılır gibi açılır.
Ses bir anda metalik, uğursuz ve derin bir tona dönüşür:
"Nasıl eline verdim ama oyunda ezik seni..."
Yüzü insanlıktan çıkmış, şeytani bir haldedir.
Dişleri siyah, sesi yankılıdır.
Baran sandalyeden fırlar, çığlık çığlığa bağırır:
Baran:
"AAAAAH! YETER! YETER LAN!!!"
Kapı hızla açılır.
Babası içeri girer.
Psikolog, normal görünmektedir.
Masasında oturur, sakince babaya döner.
Psikolog:
"Galiba geçici bir cinnet geçiriyor. Hemen müdahale etmemiz lazım."
Baran, köşeye sinmiştir. Gözleri kan çanağı gibi.
Titreyerek doktoru gösterir:
Baran:
"O yaptı! O! Gördüm onu! O adam değil! Gördüm diyorum!"
Babası sertçe bağırır:
"Yeter artık Baran! Bu adam sana yardım etmeye çalışıyor!"
Baran:
"İnanmıyorsunuz... kimse inanmıyor... ama o buradaydı... o hala burada..."
[SAHNE: Ev – Gece]
Anne ve baba hâlâ salonda.
Koltukta sessizce oturuyorlar.
Gözlerinde yorgunluk ve acı.
Anne:
"Ben... ben hâlâ inanamıyorum..."
Baba:
"Zor bir geceydi... Ama geçecek. Her şey geçecek."
O sırada küçük kardeş Melisa gelir.
Melisa (ürkek):
"Anne... baba... ağlamayın... ama... ben korkuyorum."
Baba hemen yanına çömelir.
Yumuşak bir sesle:
Baba:
"Gel canım kızım... Sen sadece uykunu al. Biz biraz üzgünüz, o kadar. Bir şey yok. Tamam mı?"
Melisa başını sallar.
Babası onu odasına götürür, yatağına yatırır.
Alnından öper.
Baba:
_"İyi geceler, güzel kızım..."
(ışığı kapatır)
"Hadi uyu şimdi."
Kapı yavaşça kapanır.
[SAHNE: Melisa’nın Odası – Gece]
Oda karanlıktır.
Ay ışığı pencereden içeri süzülür.
Melisa, bir süre yorganın içinde sessizce durur.
Sonra yavaşça başını kaldırır.
Melisa (fısıltıyla, boşluğa bakarak):
"Başardık..."
Kamera yavaşça odanın köşesine döner.
Siyah silüet duvarda kıpırdamadan duruyordur.
Başını yavaşça sallar.
Melisa:
"Abimden kurtuldum... Artık tek çocuğum. Odası da benim olacak... her şey benim olacak..."
Bir anda yüzünde rahatsız edici bir gülümseme belirir.
Dudakları çekilir, dişleri görünür.
Melisa:
_"Hehehe... Hahaha..."
(Gülüşü yavaş yavaş yükselir ve bozulur.)
KAMERA KAPANIR.
EKRAN KARARIR.
SON.
Yorumlar
Yorum Gönder